Gece İle Mum
/ bekleyiş /
"Bir kızıllık çöker, geceye hasret güne
Vuslat aynalarda yanan gizli bir âhtır"*
Saçlarını toplayıp yola koyulmuştu güneş. Hüznün en yakıcı kızıllığına esir düşmüştü gökyüzü. Bir zaman sonra da karanlığa esir olacaktı. Biliyordu. Zaman geçiyordu. Bir bir akıyordu kum taneleri cam geçitten. En küçük tepenin ardına saklandı güneş. Karanlığın gelişiyle aydınlanmak istiyordu mum. Geceyi bekliyordu. Umutlu ve sabırsız…
Asırlardır süregelen gelenekti bu; seven beklerdi. Bekliyordu mum. Sevdiğinin gözlerinden sıçrayacak olan kıvılcımla yanmak istiyordu. Hasret sancıları nüksediyordu bükülen belinde. Bekleyiş ki; sarsıcı bir afet, yaralayıcı bir felaket. Murada erseydi mum, vuslatı tatsaydı. Sonra kopsaydı kıyamet.
/ kavuşma /
Nazenin zülüflerini gösterdi gece dağlar ardından. Salınarak aştı tepeleri. Uzandı yeryüzüne. Pencere önünde sevdiğini izliyordu mum. Hayran hayran seyrediyordu arzı endam edişini sevdiğinin. Önceleri gözlerini kaçırdı nazlı sevgili. Epey sonra gösterdi esmer yüzünü âşıkına. İlk bakışları buluştu gece ile mum’un asumanın en duygusal boşluğunda… Gecenin bakışından süzülen ateşle tutuştu mum, yandı âşık…
“Hoş geldin” demek istedi mum, sevdiğine…
“Hoş geldin” demek istedi mum, en güzel sesi ile…
Ama olmadı. Lâl olmuştu sevdiğinin yokluğunda hasret türküleri söyleyen dili. Konuşamıyordu. Sevdiğini izliyordu sadece. Yalnızca onu seyrediyordu. Gözyaşları damlıyordu ayak uçlarına. Ağlıyordu dilsizliğine…
“Hoş geldin.” Ne efsunlu kelime!... Derin bir nefes alıp bir kez olsun “h” sesini çıkarabilseydi hançeresinden söyleyebilirdi o efsunlu kelimeyi. Onca denemeye rağmen yine başaramadı. En güzel türküyü gözleriyle söyledi o vakit. En güzel şiiri yine gözleri okudu.
Sesini duyuramasa da, sevdiğinin sesini duyamasa da memnundu halinden garip mum. O sessizliğe razıydı. Yeter ki gelsindi sevgilisi…
/ terk ediş /
"Terk etmeye başlar gece sevgilisini
Ondan geriye kalan saydam bir siyahtır"
Sessizliğin tenhasında sevgilisini mahzun bakışlarla süzerken ayrılık hissi doğdu mumun küçük yüreğinde. Sevgilisinin gölgesini kucağına alıp gideceğini düşündü. Gözyaşları sel olup aktı yanaklarından. İplik iplik yandı canı…
"Tükenmez işte bu ıstırap şafağa dek
Gece ile Mum`u ayıran bir sabahtır"
Şafağın izi göründü uzaklardan.
“Hoş geldin” diyememişti mum; fakat “Gidiyorum” diyebilmişti gece… Gidiyorum, dedi gece çekinmeden, zorlanmadan… Asırlardır süregelen gelenekti bu; sevilen giderdi. Gidiyordu gece…
Seven beklerdi. Mum idi bekleyen…
Sevilen giderdi. Gece idi giden…
Hain iki dudak arasından çıkan zalim bir üfleyişti bu aşkı bitiren…